Oturdugu koltugu hak etmeyenler, görevleri disinda her türlü isle istigal edenler, koltuklarini kaybedince huysuzluk çikarmaya basladilar. Bilim yerine siyaset yapan rektörler, halkin temsilcileriyle çatisma haline girdiler.
Akademik çalismalar yapacaklarina ‘Ordu Göreve’ pankartlariyla gündeme gelenlerin hak ve hakkaniyetten söz etmeleri kamuoyuna inandirici gelmemektedir.
Rektör seçimlerinde bulunduklari üniversitelerde yüksek oy aldiklari halde YÖK eski Baskani Erdogan Teziç tarafindan Çankaya’ya sunulan listelerde isimleri bulunmayan ve atanamayanlarin durumuna ses çikarmayanlar ve bulunduklari üniversitelerde sadece 1-2 oy aldiklari halde dönemin YÖK yönetimi tarafindan Cumhurbaskanligi’na teklif edilen bilim adamlari, Cumhurbaskani Ahmet Necdet Sezer tarafindan rektör olarak atandiginda, bu olup bitenlere hiç ses çikarmayanlar hafiza kaybina ugramis olmalilar ki; haktan, adaletten, demokrasiden, bilimden bahseder olmuslardir.
Düne sessiz kalanlarin, bugün ortaya çikip konusmalari bir çifte standarttan baska bir sey degildir. Dün YÖK’ün icraatlarina kulak tikayanlarin simdi elestiri oklarini bu kuruma yöneltmeleri samimiyetten uzak bir tavir olarak degerlendirilmektedir.
Bazi yayin organlarinin, bugün rektör atamalarina yönelik kasitli yayinlarina da bir anlam veremiyoruz.
Egitim-Bir-Sen olarak, üniversitelerdeki Ergenekon izlerinin tamamen silinmesinden yanayiz. Üniversiteyi siyaset arenasina, ideolojik tavirlariyla okullari kislaya çevirenlerin ve yolsuzluga bulasanlarin seslerini yükseltmeleri, geride biraktiklarinin üstünü örtemeyecektir.
Siyasete bulasmak yerine bilimsel arastirmalara agirlik verilmesini, üniversitelerin özgür platformlara dönüstürülmesini, insanlarin sekilleriyle-görüntüleriyle degil, fikirleriyle ilgilenilmesini saglayacak ‘bilim yuvalarinin’ bir an önce Türkiye’nin gündemine yerlestirilmesini bekliyoruz.